Hekimhan ilçesinin bir yerleşim yeri olarak “1656- 1661” yılları arasında Köprülü Mehmet Paşa tarafından kurulduğu bilinmektedir. 17, yy yerleşmelerinden olan Hekimhan bölgesi Osmanlı İmparatorluğu 17,yy padişahlarından 4. Mehmet zamanında inşa edilmiştir. Kuruluşu tamamen askeri amaçlıdır. İlçe merkezindeki kitabeden Selçuklular devrinde yapıldığı anlaşılan eski bir hamam mevcuttur.
Halen halk dilinde “ TAŞHAN” olarak bilinen bu handa Mısırdan Malatya‘ya sürgün edilip Malatya da cezasını çektikten sonra İstanbul ‘a dönmekte olan Emrullah isimli hekim bir süre konaklamış, konakladığı bu süre zarfında hanın yıkılan yerlerini tamir ettirerek üzerine ismini yazdırmıştır. Daha sonraları konaklamaya gelen gelenler, üzerindeki yazıyı okuyarak tamir ettiren kişiye izafeten Hekimin Hanı demeye başlamışlar, bu isim zamanla değişikliğe uğrayarak “HEKİMHAN” şekline dönüşmüştür.
Yazılı kaynakları incelediğimizde Kozdere Köyü nün daha derin bir tarihi çerçevesi olduğunu görüyoruz. Şeyh İbrahim Ocağının talibi olan oymak ve obaların bulunduğu listede Malatya Hekimhan Kozdere köyü ismi geçmektedir. Buradaki yazılı bilgiye göre ocağın en büyük talip grubu olan Salmanlı oymağı Nusaybin kökenlidir. Salmanlılar Malatya dan başka Yozgat ,Çorum, Sivas yörelerine dağılmışlardır. Yani buna göre Kozdere Köyü Şah İbrahim ocağının en büyük talip grubu olan Salmanlı oymağına bağlı bir köydür. Ayrıca Malatya’da bulunan diğer Salmanlı köyleri şunlardır :
Arapkir’de ; Semeyi (boğazlı) , Gebük
Hekimhan’da ; Kozdere , Mezirme
Yazıhan’da ; Asar.
Ayrıca Kozdere köyü adı Avşar obaları listesinde de geçmektedir. Kaynaklarda avşar obalarına bağlı salmanlı obasına bağlı bir köy olarak geçmektedir. Avşar obalarının sosyal hayatındaki benzerliklerimiz bizim Avşar olabileceğimizin de göstergesi durumundadır ancak net bir belge ve bilgi olmadığından kesin bir bilgi veremiyoruz . Afşarlar ise Oğuzların 24 oğuz boyundan birini oluşturmaktadır. Siri Derya kıyılarında yaşayan Afşarlar 11, 13, yy larda Suriye ve irana göçtüler. En kalabalık grup Selçuklu ordusuyla birlikte Anadolu içlerine yürüdü. 19, yy a kadar sürdürdükleri göçebe hayatını terke zorlanarak yerleşik düzene geçtiler. Bugün anadolunun güneyinde Azerbaycan ve iranda yaşarlar. Büyük ihtimalle elimizde olan kaynaklar neticesiyle orta asyadan gelen Avşar boyunun Anadolu ya Selçukluların önderliğiyle girmesinden sonra yerleşik hayata geçildi ve Malatyanın Hekimhan kazasındaki Kozdere Köyü bu şekilde bir araya geldi.
Ancak incelediğimiz kaynaklarda verilen net bilgiler diğer kaynaklarla çeliştiğinden net bir durum belirtemiyoruz.
Ayrıca dikkati çeken husus şudur ; Şeyh (Şah) İbrahim ocağının talibi olan oymak ismi ile Avşar obalarına bağlı Kozdere nin içinde bulunduğu oba ismi aynıdır. Buda bizim bu obalara bağlı bir köy olduğumuzu göstermektedir. Yapacağımız araştırmalarla bu durumu netleştirmeye çalışacağız.
Resmi belgelere göre Kozdere köyünün on altıncı yüzyıldan önce kurulduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bilindiği gibi Osmanlı devletinin Malatya yöresine egemen olması 1517 yılındadır. Malatya yöresi bundan önce Memluk devletinin egemenliğinde idi. Mısır savaşı dönüşünde 1517 yılında Sinan Paşa komutasındaki bir ordu Malatya’dan hareketlenerek Divriği’yi ele geçirmiş, Malatya ile Divriği arasındaki coğrafyada Osmanlı egemenliği başlamıştır.
Kozdere köyü, 1519 yılında yapılan ilk sayımda 14 hane 2 mücerret nüfusa sahipti. 1530 yılındaki sayımda da aynı nüfusa sahip olan köy, 1517 yılındaki sayımda 18 hane ve 4 mücerret nüfusludur. 1560 yılı sayımına göre ise köyde 18 hane ve 5 mücerretlik bir nüfus vardır.
1547 yılındaki sayımda bir kişi imam olarak nitelenmiştir. Buradaki imam nitelemesi cami hocası anlamında değil, cenaze hizmeti yürüten din adamı anlamındadır. İmamlar bazı vergilerden bağışık tutulmaktadır ve bu uygulama Memluk döneminden kalmadır. Osmanlı devleti imamlara tanınan bağışıklığı kademeli olarak kaldırmıştır. Öyle ki, 1560 sayımında köylerde hemen hemen hiç imam kaydı yapılmamıştır.
Kozdere köyü halkı, buğday, arpa, darı ve ceviz üretimiyle ilgili vergiler ödemekle yükümlüdür. 1560 yılında bu vergilerin toplamı 3450 akçadır. Köyde üretilen ceviz, Rumi olarak nitelenmiştir ki bu terim, Orta Anadolu anlamındadır. Halkın ödediği vergi dışı yükümlülükler ise şöyledir: Toprak kirası ve baş haracı olarak 418 akçe, evlenme vergisi olarak 60 akçe (köyde her yıl bir bekar kadının ya da iki dul kadının evleneceği varsayılmıştır), köyde yaşamayan ancak, köyü beklediği varsayılan sipahiye 30 akçe. Koyun keçi sayısı 139 olarak kaydedilip 139 akçe vergi konmuştur. Yılda altı ay çalışan iki değirmen için 60 akçe alınmaktadır. 67 akçelik bad-ı hava adlı bir kalem daha konmuştur ki, adından da anlaşılacağı gibi bu kalemin herhangi bir dayanağı yoktur. 1530 yılı kaydına göre Kozdere köyü Hacı Bekir evladına malikane payı ödüyordu. Hacı Bekir, Ökrenç (?) adlı bir Kürt topluluğundandı ve Malatya topraklarındaki 6 köy ve 2 mezradan her yıl 2425 akçe para alma hakkına sahipti. Hacı Bekir evladı Kozdere köyünde oturmuyordu. Daha doğrusu, Hacı Bekir’in ve evladının köyle herhangi bir akrabalık bağı yoktu. Köy halkı, bu sülalenin bir çeşit yarıcısı konumundaydı ve devlete verdiği vergi ve haraçlara ek olarak bu sülaleye her yıl belli bir miktar para ödemek zorundaydı. Kozdere köyü, 1547 yılında Yusuf adlı sipahinin, 1560 yılında ise Rüstem adlı sipahinin tımarı oldu. Bu sipahiler de köyde oturmuyordu.
Kozdere köyünün mezraları şunlardı: (o dönemde mezra, ekinlik anlamında kullanılan bir terimdi ve mezralar nüfusla meskun değildi)
Han-ı Hekimi (Bugünkü Hekimhan)
Ağce Han
Defterde bu iki mezradan sonra Ebi, Aşık Bükü ve Bağluca adlı üç mezra daha yazılmış ancak, bu mezraların nereye bağlı olduğu belirtilmemiştir. Adı geçen mezralar da Kozdere köyüne ait olabilir.
Kozdere köyü Ağcedağ nahiyesindeydi. Ağcedağ nahiyesinin günümüzdeki Akçadağ ile bir ilgisi yoktur. Günümüzdeki Akçadağ o dönemde Arga adını taşıyordu ve Kederbeyt nahiyesinde bir köydü. Ağcedağ nahiyesi, Tohma ırmağı, Bağırsak deresi, Leylek dağı ve Köslü dağı ile sınırlanan coğrafi alanın adıydı.
Kozdere köyü halkı Şeyh İbrahim ocağının talibidir. Ocağın en büyük talip grubu Salmanlı oymağıdır. Şeyh İbrahim ocağının merkezi olan Merzirme köyünden 2004 yılında derlediğim bilgiye göre Kozdere köyü halkının bir bölümü Salmanlı oymağındandır. Köyde Güllüce adlı bir yerin (ziyaretin?) bulunması, Salmanlıyla kurulan bağı güçlendirmektedir. Salmanlı oymağının bir destanında Güllüce dağının adı geçmektedir:
Yaz gününde konar Değirmioba
Sahil ellerinde kalmazım tövbe
Güllüce dağında Şah Kulu Baba
Gel bize yetigör Şah Veli dedem
Dörtlükte adı geçen Değirmioba köyü, Mersin’dedir ve Güllüce dağı da bu yörede olabilir. Ancak, Türkmen topluluklarının yer ve oba adlarını yeni yerleştikleri yerlere taşımalarının bir gelenek olduğu düşünülürse Kozdere’deki Güllüce’nin de Salmanlının bir yadigarı olduğu söylenebilir. Salmanlı oymağının ilk yurdu, Urfa ile Mardin arasındaki Dede Garkın köyünün yanındaydı. (Ocağın kurucusu Şeyh İbrahim, Dede Garkın’ın halifelerindendir.) Salmanlı, Kahramanmaraş, Malatya, Sivas, Tokat, Yozgat ve Çorum’da yaşayan çok kalabalık bir oymaktır. Arguvan ve Arapkir’in birçok Alevi köyü bu oymaktandır. Bazı Osmanlı kayıtlarında Avşar olarak nitelenmiştir. Arguvan’daki Avşar çayının çevresindeki köylerin hem Avşar, hem de Salmanlı olması bu kayıtlara bir destektir.
Kozdere köyündeki yer adlarından Sülüklü de Şeyh İbrahim talibi olan Sülüklü obasıyla ilgili olmalıdır. Sülüklü obasının on altıncı yüzyıldaki yurdu Divriği’nin Durdul nahiyesindeydi. Bu tarihten sonra Yeni-İl’e aktarılan oba 1583 yılında 2 mücerret, 8 müzevvec (evli) nüfusluydu. 1631 yılında 3 bennak ve 5 müzevvec nüfusu olan Sülüklü obası, 1641’de 2 bennak ve 11 çift nüfusluydu. 1653 yılında tutulan tahrir kaydında 1 bennak ve 10 çift nüfusu olan obanın Malatya’ya göçtüğü belirtilmiştir ki, Malatya’daki bu yer Kozdere köyü olabilir. Çünkü, Sülüklü obasının Divriği’deki bu yurdunda İbrahim Hacı, Demirci, Darıcı gibi Şeyh İbrahim ocağı talibi olan topluluklar da yaylıyordu. Salmanlı oymağının da burada bir yurdu vardı. Sülüklü obasının ilk yurdu Urfa ile Mardin arasındaki Dede Garkın köyünün ve zaviyesinin yanındaydı.
Yer adlarından Musu deresi de bir topluluk adının yadigarıdır. Musu topluluğu, Hacı Bektaş’ın üyesi olduğu Bekdeş obasını da içeren bir oymaktı. Akkoyunlu kaynağı Kitab-ı Diyarbekriyye’deki Sufi Halil-i Bektaş-ı Muslu nitelemesi bu durumun bir belirtisidir. Arguvan’daki Musu köyü bu topluluğun ad verdiği yerlerden biridir. Musu, Bayındır boyunun bir obasıdır. Kozdere’deki yer adlarından Savcılı Çayırı da Bayındır boyuyla ilgilidir. Savcı obası, Bayındır boyuna bağlıdır ve yaylası Yeni-İl’dedir. Kılıçlı Boğazı ise Kılıçlı topluluğuyla ilgilidir. Tahrir defterlerinde biri Türk, biri Kürt olmak üzere iki Kılıçlı topluluğu kayıtlıdır. Kılıçlı topluluğunun günümüzdeki yurdu Pazarcık’tır ve buradaki Kılıçlılar Türk’tür. Kozdere’nin komşusu olan Saz köyündeki Kılıç Ziyaret, Kılıçlı obasından ad almıştır. Kılıçlı topluluğu on altıncı yüzyılda Yeni-İl’de yaylamaktaydı.
Molla Yusufoğlu Yaylası, Dirijan aşiretinin yurdu olmalıdır. On sekizinci yüzyılda tutulan Keban Madeni ile ilgili mahkeme tutanaklarında Molla Yusufoğulları, Dirijanlı olarak nitelenmiştir. Dirijan aşiretinin yöreye gelmesi 1680’li yıllardadır. 1744 yılında yazılan bir şikayet dilekçesinde Molla Yusufoğullarının da aralarında bulunduğu bir grubun Divriği’ye bağlı Gönderan köyünü bastığı belirtilmektedir.
Osmanlı’ya ait 1894 Yılı Malatya Tahrir Defteri kayıtlarına göre köyde nüfus 22 hane’dir.
Yakın Tarihimiz
Köyümüzde Cumhuriyet sonrası ilk eğitim; yine köyümüzden bir kişi olan Ali Erdem’in Malatya Akçadağ da aldığı iki aylık eğitim sonucunda köyde eğitmen olarak başlaması ile eğitim köyde okul olmadığı için Köyden bir kişi olan Veli Pektaş’ın (velokahya) evinde bir oda da başlamıştır. Köy imece usulü ile 1945’li yıllarda bir derslik okul yaptırılmıştır. Daha sonra 1947 yılında bir öğretmenin Devletimiz tarafından köye ataması yapılmıştır. Daha sonra Devlet tarafından 2 derslikli yeni bir okul 1955 yaptırılmıştır. Köyümüzde yaşanan aşırı kente göç nedeni ile bir zamanlar yüz öğrencininin bulunduğu okul malasef şu anda öğrenci azlığı nedeni ile öğretmen ataması yok ve öğretim yapılmamaktadır.
Köyümüzün İçme su şebekesi 1955 yılında yapılmıştır. Atık su şebekesi ise 2000’li yıllarda yapılmakla beraber şu anda sorunsuz olarak işlediği söylenemez. Atık su arıtma tesisi olmadan atık suyun köyün ana deresine bağlanması gelecek açısından düzeltilmesi gereken bir durumdur. Köyümüze ilk elektrik 1984 yılında gelmiştir. Elektik ile beraber köyde her türlü elektrikli ve elektronik ev aleti kullanılmaya başlamıştır. Yine burada ilk elektriğin gelişi döneminde hatların ağaçlara zarar vermesi konusunda hassas çalışılmadığı için köy içi elektrik dağıtım telleri bir çok ağaca zarar vermiştir. Zaman içerisinde köylünün kişisel çabaları doğrultusunda bazı bölgelerde yalıtımlı dağıtım teli kullanılarak bir çok ağaç kurtarılmıştır.
Köy odaları, köylerin sosyal yaşantısının en yoğun, etkin olduğu, insanların toplanıp doyumsuz... [Devamı]
Doğu Anadolu bölgesinin Batı Fırat havzası içerisinde bulunan Malatya İli Hekimhan İlçesine... [Devamı]
Malatya’da üretilen kayısı çeşitlerinin başında Hacıhaliloğlu çeşidi gelir. Malatya’da... [Devamı]
Malatya Türkiye’nin büyükşehir statüsündeki otuz ilinden biridir. Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki... [Devamı]
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |